Likya Turu kapsamında ki tekne gezileri sırasında objektifime takılan tekneler de aşağıda görüldüğü gibidir....
8/22/2006
8/01/2006
28 Temmuz 2006 Whitesnake İstanbul Konseri
02-Bad Boys
06-Is This Love
11 -You're Gonna Break My Heart Again
ve bu şarkıların çoğunu 19 yıl sonra canlı dinlediğime halen inanamıyorum...
Gerçi o dönem ki kadrodan David Coverdale ve Tommy Aldridge kalsada gelenler gidenleri aratmamış.
Bir dönem Steve Vai 'da Whitesnake ile çalmıştı.Keşke bu konser o döneme denk düşseydi ne güzel olurdu..
David Coverdale' e gelince ayrı bir olay. Çok fazla yazacakta bir şey yok.
Evet efsane.Kısaca efsane. Duruşuyla, hareketleriyle, sesiyle, performansıyla...
Bir de konserin en sonunda tam sahneyi terk ederken bir ''soldier of fortune'' patlattı ki...
Uzun yıllar unutulmayacaktır.
Bir daha yolları buraya düşer mi bilmem ama gösterilen misafirperverlikten çok memnun kaldıklarını ifade etti.
Hatta ''herkes söyleyeceğim ,buraya gelebilirler, korkmalarına gerek yok'' dedi.
Konsere gelince gerçekten muhteşemdi. Çok rahatlıkla ,Türkiye'de yapılan konserler içinde en iyilerinden biri olduğu söylenebilir.
Usta müzisyenlerin şovuna dönüşen bir Rock Festivali diyebilirim. Toomy Aldridge 'in bagetleri seyirciye fırlattıktan sonra elleriyle bagetsiz olarak yaptığı o davul solo'yu hiç unutamaycağım.
Konser Fotoğrafları aşağıdaki linklerde...
*http://www.heavymetaltr.com/modules.php?name=News&file=article&sid=689&mode=&order=0&thold=0
*http://img222.imageshack.us/img222/2018/dsc00299dw1.jpg
*http://ozakinci.net/galeri/index.php?list=12
Herşeyiyle benim için unutulmaz bir konserdi. 1999 yılındaki Metallica Konseri 'ni üzerinden yıllar geçmesine rağmen hatırlayabiliyorsam 28 Temmuz 2006 Whitesnake Konseri'ni de yıllarca unutamayacağım...
7/24/2006
40 Yaş... Gaye Soyay'dan...
Çok sevdiğim bir arkadaşım şakayla karışık “ kırk tırt “ der her zaman.Doğruymuş meğerse... Ben 40 yaşına ondan 4 yıl sonra ulaşmış biri olarak ne demek istediğini çok iyi anlamış durumdayım,anlamamış olmayı dilesem de...
Nedense ruh yaşınız ile beden yaşınız birlikte ilerlemiyor.Benim ruh yaşım 20’li yaşlarda sabitlendi.Ama bedenim ruhuma inatla hatırlatıyor 40 yaşında olduğumu.Sürekli dizginlemeye çalışıyor.Ruhum kanatlanıp uçmak isterken bedenim durup oturma zamanı geldiğini yineliyor sürekli.Ruhum söz dinliyor mu?Elbette hayır...
Saçlarımda birdenbire beliriveren beyaz teller sinirimi bozuyor,kızımın arkadaşlarının teyze demeleri de...Gerçi “ teyze “ nin çözümünü buldum hemen,hepsine bana “teyze “ dememelerini söyleyerek.Ama saçlarımdaki beyaz teller kızımın arkadaşları gibi söz dinlemiyorlar ki...Güldüğümde gözlerimin etrafında oluşan çizgiler de cabası... Kendimi Almancı çocuklarına benzetmeye başladım.Onlar iki kültür arasında sıkışmışlar, ben se 20’li yaşlarla 40’lı yaşlar arasında sıkışmışım ve ezilip kalmaktan korkarım.
20’li yaşlarda emekli olmaya 100 yıl vardı şimdi ise birkaç yıl... Bu bile insanı üzüyor.Emekli olmak artık hayattan elini eteğini çekmek demek olmasa bile hala daha yaşlanmanın alameti farikası.
40’lı yaşlara alışmak zor nedense.Oysa 30’lu yaşlarda böyle hissetmemiştim.Hatta hoşuma bile gitmişti.Daha olgun ve daha deneyimli olduğumu düşünmüştüm.Şimdi neden böyle hissediyorum bilmem...
Bildiğim birtek şey var o da artık zamanımın azaldığı.Yapmam gereken o kadar çok şey var ki...Daha ne kadar buralardayım belli değil.Hayata hazırlamam gereken bir kızım ve kendi hayatımda yarım bıraktığım tamamlanması gereken bir sürü şey.
Asıl koşturma 40’lı yaşlarda başlıyormuş meğer...Bu yaşlarda anlıyor insan zamanın kısaldığını ve hayat denen bu oyunda devre arası verildiğini.Bu nedenle ikinci devrede daha hızlı hareket etmek gerek...Gerek te beden yorulmuş artık,ilk devredeki gibi değil.Yani gerçekten “ 40 TIRT “ haberiniz olsun.
GAYE SOYAY
7/20/2006
Müzikal Deneylerimden Örnekler...
Cover by Kayi birinci kısım...
Düşünceli İnsanlar da var...
7/19/2006
Severim Sevmem....
7/18/2006
Desteğe Devam...
Sayın Kayıhan Badalıoğlu ;
JCI Junior Chamber International Genç Müteşebbisler (Jaycees) Türkiye Derneği’nin Avrasya şubesi ve T.C.Niğde Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile Haziran ayında eğitime % 100 destek çerçevesinde başlattığımız Niğde ili genelinde kitap ihtiyacı bulunan okul kütüphaneleri için kitap bağış kampanyamıza http://kayiblog.blogspot.com/2006/06/eitime-100-destek.html kişisel web sitenizden duyuru yaparak destek vermenizden ve yapmış olduğunuz anlamlı katkınızdan dolayı sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
Saygılarımızla,
Tarkan Deniz
JCI Avrasya
Toplumsal Projeler Direktörü
7/17/2006
Tatilden kalanlar...Assos...
Gazetelerde çıktığını söyleyerk satış yapan güzel bir dondurmacı var Hatta önünde durduğu pansiyon içinde '' Gazetelerde çıkan pansiyon '' gibi bir pazarlama taktiği uyguluyorlar. Bal badem ve damla sakızlı dondurması gerçekten harika. Özel yaptıkları külahların içinde satıyorlar. Mutlaka tadılmalı...
Assos Kervansaray Otel
Ufak bir liman ve çevreleyen butik oteller ve restaurantların bulunduğu Assos'ta canlı müzik yapan üç mekan var.Bunlardan en çok ilgi göreni Düş Sokağı Sakinleri'nden Murat Çelik ve ortağının performansları.Yan flüt,keman ve perdesiz klasik gitar ile süsledikleri programları gerçekten dinlemeye değer. Piyasa da astronomik ücretler karşılığında tencere tangırtısı kıvamında müzik yapan kişilerin yanında bu insanlar gerçekten farklı platformdalar.Zaten dinleyen insanlarda bu durumun farkında.Yemek yanında meze değil gerçekten konser tadında ve dikkatle dinlenilen bir müzik yapıyorlar...
Ellerine sağlık...
Behramkale köyü ise tamamen turistik bir mekan olmuş. Köylüler sizi tam bir gelir kaynağı olarak görüyor. Türkiye de ki turistik eşya satan çoğu mekanda olduğu gibi Behramkale Köyü'nde de ucuz çin malı hediyeliklerden bolca mevcut.
Ama köylülerin sattığı dağ kekiği gerçekten denemeye değer...
7/16/2006
Enez
Enez sahilinde bir gün daha bitmek üzere...
1993 yazından beri hic sıkılmadan seyrettiğim kaçıncı gün batımı acaba ?
Edirne'nin Yunanistan sınırına komşu kasabasıdır Enez.
Tam karşısında Yunanlıların ''Samothraki'' bizim ''Semadirek '' olarak bildiğimiz Yunan adası vardır.
Mitolojide Poseidon'un Troya Savaşını adadaki dağın tepesinden seyrettiği söylenmektedir.
Ben söyleyenlerin yalancısıyım ....
Ainos adına ilk kez Homeros’un ünlü eseri İlyada Destanı'nda rastlanmaktadır.
Homeros, bu eserinde Enez’den bir Trak şehri olarak söz etmektedir.
Belde M.Ö.7500 yıllarına uzanan tarihi zenginliğe sahiptir.
M.Ö. 1000 yıllarında Poltybria bir trak kenti olarak ünlenmiş.
M.Ö. 7 yüzyılda ise Aiolialılar tarafından tekrar kurulmuş ve Ainos adını almış.
M.Ö. 513-478 yılları arasında tüm Anadolu ve Trakya toprakları gibi, Pers hakimiyeti altına girerek, Helenistik Çağda, Plolemayosların egemenliğini kabul eden Enez, sanat ve kültür merkezi olarak gelişmeye başlamıştır.
Bizans döneminde Enez, İmroz ve Semadirek adalarını içerisine alan bir prensliğin merkezi durumunda idi. XIV.yüzyılın ortalarında İoannes Kantakuzenos VI. (1347-1354) ile Ioannes Palaiologos V. (1341-1391) arasında süren iç çatışmalarda Ainos, Palaiologoslara sadık kalmıştır. Bu arada VI.Ioannes, Palaiologos’un (1347-1354) kız kardeşi Maria Palaiologos’un Cenevizli Francesko Gattalusio ile evlenmesi üzerine Cenovalılara çeyiz olarak verilmiştir.
Yunus Bey Türbesi ve Osmanlı Mezarlığı
Enez, Lala Şahin Paşa’nın Rumeli seferinden sonra, bağımsızlığını bir süre daha devam ettirmiştir. Çevresindeki kentler Osmanlı egemenliğine girmiş, ancak Enez’e dokunulmamıştır. Büyük olasılıkla Enez, Osmanlılara haraç vermiş ve böylece bağımsızlığını korumuştur. İstanbul’un fethinden sonra Yunus Bey komutasındaki Türk donanması Enez’e doğru yelken açmış, Fatih Sultan Mehmet de kara ordusu ile gelerek kenti kuşatmıştır. Karadan ve denizden kuşatılan Enez 1456’da teslim olmuştur.
Yunus Bey'in Türbesi de Enez'dedir.
Enez av meraklılarının uğrak yeri olmakla beraber birçok kuş türüne de ev sahipliği yapar.
Enez'de flamingo'dan tutun pelikana kadar çeşitli kuşlara rastlamak mümkündür.
Fakat bu kuşları görüntüleyebilmek için saatlerce elde makine dolaşmak şart...
Tabi doğru zaman da..
6/30/2006
Mustafa Kemal Atatürk'ten bir mesaj
6 mart 1922
6/28/2006
6/27/2006
Hale Badalıoğlu'ndan Kurabiye Tarifi
ŞEFTALİ KURABİYE
10-12 Kişilik
Hazırlama Süresi : 20dk.
Pişme Süresi : 170 C’de önceden ısıtılmış fırında 15dk.
MALZEMELER -250 gr. margarin -1 çay bardağı şeker -1 çay bardağı sıvı yağ -1 çay kaşığı tuz -1 adet yumurta -1 paket kabartma tozu -1 paket çikolata sosu -500ml süt (çikolata sosu için) -10 adet içi çıkarılmış ceviz kabuğu
SERVİS -½ çay kaşığı kırmızı gıda boyası -1 çay bardağı su -3 su bardağı toz şeker -Yaprak
YAPILIŞI
Oda sıcaklığında yumuşatılmış margarini tüm malzemelerle birlikte aldığı kadar un ilave ederek yumuşak bir hamur kıvamına getirin. İri ceviz büyüklüğünde kopardığınız hamur parçasını avucunuzda yuvarladıktan sonra ortasına ceviz kabuğu koyarak fırın tepsisine hamurun bombeli kısmı yukarıda kalacak şekilde yerleştirin. Önceden ısıttığınız fırında hamurların üzeri pembeleşinceye kadar 15dk pişirin. Pişen kurabiyelerin içindeki ceviz kabuklarını çıkardıktan sonra kurabiyelerin çukur kısımlarına hazırladığınız çikolata sosundan dökün ve iki kurabiyeyi birbirine yapıştırın. Yapıştırdığınız kurabiyeleri önce suyla karıştırdığınız gıda boyasıyla çok az ıslatın hemen sonra toz şekere bulayın, bir yaprakla süsleyip servis tabağına alın. Dilerseniz kurabiyelerin çukur kısımlarına çikolata sosu ile bir adet ceviz veya badem de koyabilirsiniz. Afiyet olsun…
6/22/2006
Bayrağı indiren kahramanlar
6/20/2006
Bir araya geldiklerinde süper birşey olan üçlüler
Eğitime %100 Destek
Amacımız kitap eksiği olan okullara yardımcı olmak ve aynı zamanda yeni öğrenim döneminde zengin bir kitaplığa sahip olmalarını sağlayarak ufak bile olsa bir fark yaratmaya çalışmaktır. Kitap dostlarından ulaşabildiklerimizden ve bu yazımızın ulaşabileceği kişi ve kurumlardan destek olmalarını rica ediyoruz. Türkiye’nin geleceği olarak gördüğümüz kıymetli öğrenci kardeşlerimiz için sizleri kampanyamıza destek olmaya ve bu mesajı sevdikleriniz ile paylaşmaya davet ediyor, kitap bağışlarınızı aşağıda ki adrese bekliyoruz.
Tarkan Deniz ,JCİ Uluslararası Genç Ticaret OdasıAvrasya Toplumsal Projeler Direktörü
Kitap bağışlarınız için gönderi adresi ile ilgili kişilerin mail adres ve telefon numaraları:
T.C. M.E.B. Niğde il Milli Eğitim Müdürlüğü JCI AVRASYA KİTAP BAĞIŞ KAMPANYASI Aşağı Kayabaşı Mh. Yeni Müze Cd. Müze Yanı51200 Niğde Tel: 0388 23232 72/73/79 Fax: 0388 232 32 74Halil
İbrahim YAŞAR Niğde il Milli Eğitim Müdürü
Mustafa Yiğit Niğde il Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü
mailto:Müdürünigdemem@meb.gov.tr Resmi web sitesi http://nigde.meb.gov.tr/
Bayrağı Denize Attılar
G.Saray bayrağını denize attılar.
G.Saray'ın şampiyonluğunun ardından Boğaziçi Köprüsü'ne asılan dev bayrak, ipleri kesilip denize atıldı.Sabah saatlerinde otomobille Boğaziçi Köprüsü'ne gelen 5 kişi, araçtan inerek korkuluk demirlerini aştı. Bu kişilerin bağlantı yerlerinden kestikleri GS bayrağı, daha sonra denize düşerek kayboldu.
Köprü koruma polislerinin fark ederek olay yerinde gözaltına aldığı bu kişiler, Beylerbeyi Polis Merkezine götürüldü."Genç Fenerbahçeliler" yazılı forma giydikleri görülen bu kişilerin, köprüye FB bayrağı asmak için izin istedikleri, ancak buna izin verilmeyince GS bayrağını indirdiklerini söyledikleri öne sürüldü.http://www.kanalturk.com.tr/haber.php?haber_id=52180
Sizlerden Gelenler
Kayıhan Yapılan tamamen terbiyesiz,seviyesiz,ilkelce bir harekettir.Daha önceden de aynı hareket yine aynı klüp taraftarları tarafından yapılmıştı.Münferit hadise demeyi çok isterdim.Bu ülkede kim bilir ne zaman birbirimize tahammül etmeyi öğreneceğiz.Bu bayrağı denize atanlar acaba aynı harekete kendileri maruz kalsalar ne yaparlar, ne düşünürlerdi merak ediyorum.Yazık ..Çok yazık..Biz daha kendi içimizde bir yerlere gelemedik AB için çok yolumuz var bu kafada devam edersek.Saygılarımla... Yorum Sırası: 3 Tarih : 20-06-2006 [ Cevap yaz ]
6/16/2006
Bodrum Köylüleri
Haberin konusu, Türkiye de yazlık mekanların başkenti Bodrum'a çok yakın mesafelerdeki köylerde yaşayan ama yıllardır denize bile girmeyen, sadece hasta olduklarında ilçe merkezine giden yurdum insanlarıydı.
Yanıbaşlarında yaşanan bol eğlence ve hareket dolu yaşamdan ne kadar soyutlardı. Aslında Bodrum da yaşanan hayat hiç umurlarında değildi açıkçası. Kendi köy hayatlarında, kurdukları az ve öz yaşamlarında çok fazla da beklenti içinde olmadan belki çok mutlu değil ama eminim ki biz şehir yaşamında mücadele eden insanlardan daha huzurlu olarak yaşıyorlardı.Gün geçtikçe büyük bir şehir formuna gelen Bodrum'a gitmeyerek zaten çok akıllıca bir iş yapıyorlar bence de...
6/14/2006
Yağmur
6/12/2006
Lagara Lugara
bir sürü kişi...
sanki bir uykuda...
korkunç bir uğultu vardı,uyutucu, uyutucu.
oturmuşlar kalkmıyorlar,her zaman bile bile.
hep aynı şekilde,hep aynı hep aynı.
lagara lugaralagara lugara lagara
sigara sigara çay sigara.
bense bak,kaçacam buradan birazdan.
bilmeyi istemeden, ve bilmekten korkarak...
zaman önemsiz miydi sanki?
hep aynı hep aynı.
nejat yavaşoğulları'na teşekkürler....
6/10/2006
Kazım Koyuncu
Ümit Yaşar Oğuzcan
''Hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar'a, ateş hırsızlarına, Ernesto 'Çe' Guevara'ya, yollara -yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz... Her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya."
Kazım Koyuncu
Yönetmenliğini Ümit Kıvanç'ın üstlendiği, Koyuncu ailesi ve arkadaşlarının da desteğiyle Kazım Koyuncu Belgeseli hazırlanıyor...
http://www.kazimkoyuncu.com/
Kazım Koyuncu anisina en sevdiğim iki şarkısını mixledim kendime göre....