Son yıllarda ülkemizde de kahve olgusu su veya süte hızla karıştırılıp sohbetlere eşlik eden sıcak bir içecek olmanın dışında gittikçe artan sayıda insanın vazgeçemediği bir yaşam tarzı olmaya doğru hızla ilerlemektedir. Kahve tutkunları olarak tanımlayacağımız bu zümre için kahve, kahve çekirdeklerinin seçiminden, kavrulup öğütülmesine kadar olan süreç büyük önem ifade etmektedir.
Kahve tutkunları, kahveyi farklı çeşitlerde demleme yöntemleri, sertlik derecelerine göre kahve seçimleri ve evlere kadar giren ekipmanlar ile kahve algısını farklı bir platforma taşımakta, bu durumun doğal sonucu olarakta kahve üzerine açılan iri ufaklı işletmelerin de hızla artmasına katkıda bulunmaktadırlar.
Global firmalar da son yıllarda ülkemizde yatırımlarını artırarak kahveyi özellikle de gençler arasında cazip bir içecek arasına sokmuştur. Bu kapsamda ülkemizin kahve ithalatı da her yıl ciddi artışlar göstermektedir.
Dünya genelinde kişi başı kahve tüketim miktarlarına baktığımızda İskandinav ülkeleri yıllık 10 kg, Avrupa ülkeleri ortalama yıllık 4-5 kg, Amerika 3-4 kg, Brezilya 5 kg.dan fazla kahve tüketirken ülkemizde bu miktar 550 gr civarındadır. Bu verilerden de anlaşıldığı üzere ülkemiz kahve temelli yatırımlar için oldukça uygun bir zemindir. Bununla birlikte ülkemiz genç profilinin sosyalleşmek için kahve tüketilen mekanlarda bulunması bununla birlikte iş yaşamı dinamiklerinin ofislerden ev ofisi tarzına geçiş yapması, daha özgür çalışmak için kurumsal hayattan ayrılarak kendi işini yapmak isteyenler ile yapanların sayısındaki artış metropollerde, kahve eşliğinde rahat çalışma mekanı sunan işletmecilere müdavim müşteri potansiyeli yaratmış olup yaratmaya da devam etmektedir.
Türkiye de kahve zincirlerine ait dükkan sayılarının 400 civarına ulaşması bunların haricinde '' üçüncü dalga kahveci '' olarak adlandırılan kahve dükkanlarının da sürekli faaliyete geçtiğini düşünürsek bu alanda yatırımcılara cazip fırsatların olduğu açıktır.