6/09/2015

Menekşelerin Dili

Bu güzellikleri rahmetli anneciğimin evinden getirmiştim. 
Mirastir bana. 
Sularim, bakarim, konusurum. 
Benim gibi hayatinda senede üç defa cicek alan bir adam icin enteresan
ama bu menekşeler her açtığında annem bana gülümsüyor gibi geliyor. 

7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimleri Sonrası

Türkiye Cumhuriyeti en azından benim hatırladığım yıllar dahilinde bu kadar çirkinleşen bir seçim süreci yaşamadı. İnşallah bir daha da yaşamaz.
Cok derin siyasi yorumu bu isin uzmanlarina birakiyorum.
Bir vatandaş gözüyle baktığımda bu ülkede köşeleri 12 yıldır tutan muktedirlerden dün itibariyle kurtulduk. Artik değişen ve daha aydınlık bir yöne evrileceğimize inanmak istiyorum.
Bundan sonra sorumluluk ve görev seçim meydanların da bir çok vaatler veren geçtiğimiz dönemin muhalefet tarafı olan siyaset.ilerde. Rasyonel davranıp bu ülkeyi ampulun cılız ışığndan güneşli günlere ortak akıl ile taşımalarıdır.
Bir kesim tarafından oluşturulmaya çalişılan ve oluşturulan yandaş ve tarafgir hareketlerden kaçınarak zaten potansiyeli yüksek olan ülkemize elbirliğiyle ATAMIZIN izinden ayrılmadan ivme kazandırmalarını temenni ediyorum.
Balkondan konuşacak adammışım yahu :)
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !!!

6/08/2015

2014 Haziran Ayına Bakış

Haziran ayı ile birlikte okullar da tatile giriyordu. Kolej yıllarının okulun son günleri biz öğrenciler için unutulmaz, sevgili öğretmenlerimiz için kabusa dönüşürdü. Çünkü okulun son günü demek yumurta savaşı meydan muharebesinin vukuu bulacağı gün demekti. Genelde erkekler önce kızların kafasında yumurta kırmak ile başlar daha sonra bu hengame kızlı erkekli devam ederdi. O yıllar da kızlı erkekli eğlenebilirdik !!!
Eve döndüğüm de yumurtanın leş kokusu günlerce saçımdan çıkmasa da ne güzel günlerdi...
Haziran ayının ikinci haftası babalar günü malum. Artık bu anneler ve babalar günleri hakkında fazla bir şey yazmak istemiyorum. Dünyanın en güzel duygusu anne ve baba olmak. Evet çok klişe ama tatmadan, yaşamadan anlayamıyorsun.
Hayatımın her anında içimden geçirdiğim gibi ''Yaratana milyarlarca defa şükürler olsun ki 
bana bu iki evladı verdi. '' 
Doğduğum, büyüdüğüm şehre artık bazı sebepler olmadan gidemiyorum en temel bağlar kopunca.
Geçtiğimiz haziranda da mutlu bir olay için Ankara'ya gittiğimiz de her daim olduğu gibi 
Atamızı ziyaret ettmiştik. 
Ve Anıtkabir'in ziyaretçi defterine aşağıdaki noları düşmüştüm.
Bu topraklar üstünde yaşayan hepimizin
( tek tek saymayacağım çok antipatik çünkü ve hamasi )
Atamıza çok büyük bir borcumuz var.
O da evlatlarımıza onun fikirlerini ve yaptıklarını anlatarak yeni nesiller aracılığıyla sonsuza kadar ATAMIZI yaşatmaktır.
Benim payıma düşenler de fotoğrafta görüldüğü üzere doğru yolda gibi...
Bu arada zaman geçiyor evlendiğimizde 12 yaşında olan Soyay ailesinin ilk gözbebeği torunu Ceylin üniversiteden mezun oluyordu.
Kendisini bir noksanımız ile mezuniyetinde burukta olsa başarı dileklerimiz ile iş hayatının kucağına uğurluyorduk.
Ceylin Ablaları üniversiteden mezun olurken Egemen ve Rüzgar da anaokulundan mezun oluyor ve ilkokula doğru yola koyuluyorlardı.