1/30/2013

Uçuşan Fikirler Romanı




Şehre sonbahar gelmişti artık rüzgar soğuk esiyordu gibi bir cümle ile bir romana başlamak ne kadar havalı olurdu aslında. Devamında da şöyle yazılsaydı, koskoca bir yazı mücadele ile geçirmişti onun için gelinen sonuç ise elindeki kenarları kıvrılmış kişisel ajandası, depresyon ilaçları ile vitaminler bir de bitter çikolatalı gofreti ile yine yapayalnız evine dönmekti. Sabretmeye devam etmesi ilerleyen günlerde yıpranıp üzüleceği , hiç istemediği sözcükler ağzından döküleceği hatta kendini en dipte hissedeceği bu  süreçte belki kader belki de şans belki de hiç haz etmediği birilerinin desteği ve ama çoğu zaman kendi çabası ile çok kısa kim bilir belki de çok çok uzun sürecek bu karabasan döneminde hayatı ve hayatta sevdiği tek kadın annesi için tüm  yaşanan şanssızlıkların son bulacağı inancı ile yeniden arayışlarına başlayabilirdi gibisinden kaybedilmişlik, ayakta kalabilme çabası ve yaşama bağlanabilme hissinin bir arada sunulduğu basit bir hayata dair sıradan bir romanın giriş paragrafı olamaz mıydı acaba ? 

Alın Yazısı ve Kader


                                                           

Alın yazısı ile ekürisi kader insanoğlunun şans ve bilinci ile o kadar iç içe geçmiş bir halde varlığını sürdürüyor ki nefes alınan her anda bu eküri ile hepimiz yüzyüze kalıyoruz.  Alın yazısı ve kader bazıları için şansa, bazıları da kişinin kendi davranışsal yaklaşımlarına bağlıyor. Aslında hepsi çelik bir halat gibi tüm yaşam döngümüzü sarmış durumda. Örnek , büyük beklentiler ile girilen sınavlar, binlerin içinden ellilere yüzlere kalmak, hedefe ulaştığını sanmak, kişisel tatminsizlikler yanında beklenmeyen krizler yaşamak, zorunlu değişiklikler yapmak, tecrübe noksanlıkları, hayatın maddi eksen üzerinde dönmesi, içinde bulunulan ortama adaptasyon sorunu, duygusal bağlarını koparamamak, tamamen kendi dışında gelişen siyaset, ticaret, kişisel çıkarlar ve kavgalar, tesadüfler, geçmişe özlem ve bunun getirdiği birliktelikler, hataların tekrarlanması ve bir sürü olay. Bunların tamamı ne kader ne şans ne de insanın bilinçli hareketleri sonucu ortaya çıkıyor diye düşünüyorum aslında. İlahi bir denge bu yaşananlar, belki de bir kaos ortamı. Ama insan hayatının gerçeği tamamen  bu bence. Gerçekler ile yüzleşebilenler bu döngüyü bir noktada kırıyorlar ama cesaretsizler bu döngü içinde dönüp hep en başlangıç noktaya tekrar tekrar geliyorlar.

12/23/2012

Şirince Köyü






Aralık ayında bir haftasonu İzmirdeydik. İzmir de birlikte olduğumuz arkadaşlarımız bizi Şirince Köyü'ne götürdüler. Bu köyün dünya çapında  meşhur bir yer olduğunu da gidince anlamış olduk. Köylüler heyecanla 21.12.2012 tarihini bekliyorlardı. Sözde köyde 21.12.2012  tarihinde ki bütün odalar dolmuştu. Ellibin kişinin ihtiyaçlarını nasıl karşılayacakları derd,ne düşmüşlerdi. Sonuçta 21.12.2012 de Şirince Köyü'nde ağırlıklı olarak televizyoncular, gazeteciler, bir grup turist, meraklılar ve köylüler vardı. Kötü mü oldu ? Olmadı tabi ki, köy hem ülke de hem de dünya çapında tanınmış oldu. Esnafın işleri bir şekilde arttı. Köy ekonomisi canlandı. Bu tarihten sonra Selçuk civarına yolu düşecekler 15 dakika ilerde ki Şirince Köyü'nü muhtemelen ziyaret edecekler. Meyvalı şaraplardan tadıp bir iki şişe alacaklar. Nefis köy kahvaltısı verilen mekanlara uğrayacaklardır. Bu durum ile çok alakalı olmasa da aklıma Andy Warhol 'un '' Herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacaktır '' sözü geliyor. Sıra kimde acaba ?  

















12/21/2012

Ezeli Rekabet Ebedi Dostluk

  


Ezeli rekabet ebedi dostluk. Bu cümle ile ilintili sayfalarca yazılar yazılmış olup daha da yazılacağı
aşikardır. Son dönemler de bu sayfalara sık sık yazı yazamamakla beraber uzun uzun yazmanın da okunabilirliğe faydası olmadığı kanısıyla, bu ezeli rekabet ebedi dostluk klişesine Fenerbahçe Spor Klubü başkanının en son yaptığı açıklama kapsamında bir kaç satır söz söylemek isterim.
Sayın başkan her Galatasaray mağlubiyeti sonrası gündemi değiştirmek adına çok güzel hareketler yapıyor. Bu herkesin malumu olduğu bir durum ama tek tip düşünce sahibi Fenerbahçeliler ile konuşursanız böyle bir durum ile alakası yoktur şeklinde dönüş alırsınız. Sayın başkan bu tarzda açıklamalarına devam ettiği sürece ( ki devam da edecek) Fenerbahçe ve diğerleri olarak futbol dünyasında ki bu kutuplaşma da devam edecektir. Fenerbahçe Klubü Başkanı değişmedikçe ki yerine aynı zihniyette biri gelirse değişikliğin bir anlamı olmayacak Fenerbahçe'ye diğer takım taraftarları tarafından duyulan antipati azalmayacaktır. Herşeye rağmen ben bu işin ebedi dostluk tarafındayım en basiti Avrupa platformunda. Ciddi düşüşte olan Türk futbolu, iki büyük takımın sayesinde bu sezon Avrupa da ayakta kalmaya gayret göstermektedir.  Ezeli rekabete gelince de; iki klüp var oldukça tatlı olsun acı olsun bu takılmalar devam edecektir yukarıdaki fotoğrafı da sevgili Fenerbahçeli arkadaşlarıma ithaf ediyorum.