2/10/2009

Egemen ve Rüzgar Beş Aylık Oldu

08.Ekim.2009 tarihi itibariyle Egemen ve Rüzgar beş aylık oldular. Günler geçtikçe onlar ile birlikte geçirdiğim vakitlerin keyfide artıyor.

Tabi bu her daim gülüyoruz eğleniyoruz anlamında değil çünkü MVAB Egemen’e ilgiyi azaltığınızda ve yatay olarak geçirdiği süreyi artırdığınızda anında bağırmaya başlıyor. Son günlerde ağlamasını kesmek için yeni bir yöntem geliştirdim. Ağlamaya başladığı anda cep telefonumun müzik çalarından bir şarkı seçiyorum ve yanan sönen ışıklar eşliğinde Egemen bir süreliğine susuyor hatta uykusu varsa uyumaya bile başladığı oluyor. Sonuçta daha şimdiden cep telefonu bağımlısı oldu.

Bununla birlikte video kameraya da büyük ilgi duyuyor. Zamane çocukları tanımı bu olsa gerek. Egemen’i kameraya alırken kamerayı yan tarafa çevirince ağlamaya başlıyor kendisine döndürünce susuyor. Çekmeye başlayınca kameraya doğru bakıyor.

Keza Rüzgar da ne zaman çekim yapsam doğruca kameraya bakmaya başlıyor. Şimdiden yüzlerce fotoğrafları ve kamera kayıtları oldu daha dört ayı geride bıraktık zaman ilerledikçe harici disklerde depolayacak alan kalmayacak sanırım. Badalıoğlu ailesinin gündeminden Türkiye gündemi ile ilgili bir kaç söz edecek olursam en taze gelişme Maliye Bakanımız nam-ı değer Kemal Abi tedavi olmak için bugün ailesi ile birlikte Amerika Birleşik Devletlerine uçtu. Türkiye de ki tedavi yöntemlerini ve doktorları yetersiz buluş olmalı ki kendini Amerikalı doktorların ellerine teslim etti diye düşünürken orda da kendini bir Türk doktora emanet ediyormuş. Bu durumda niye gidiyor oralara?

Trakya’nın bağrından kopan Eskişehir milletvekilimiz renkli devlet adamımız Kemal Unakıtan’a acil şifalar diliyorum.

Bir iki gündür bir kısım medya, hükümet üyelerinin çocuklarının yaptıkları işler ile yakından ilgilenmeye başladı. Tabi ilginin yöneltilmesinde en önemli faktör CHP İstanbul Belediye Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı iddalardı. Önlerine gelen gol pasını kaleye yuvarlamak için pusuda bekleyenler doğal olarak golü atmak için hamleleri yaptılar . Bir taraftan da seçim anketleri manşetlere çıkmaya başladı. Şimdiden AKP’nin önde olduğu izlenimleri akıllara kazınmaya başladı.Bu arada Belediye Başkanımız Kadir Topbaş’ın zamanında çevirdiği filmi de unutmamak lazım.

Aslan yürekli kahraman başbakanımızın Davos Seferi sonrasında halı altına süpürülen ekonomik kriz haberleri sonrasında yerel seçimlerin yaklaşması gündemi bir kez daha değiştirecek.

Bunların yanında birde ikinci Recep İvedik fırtınası başlıyor. İnsanlar sevgililer gününde Recep İvedik2 filmine gitmeliler mi tartışmaları yapılıyor.

Recep İvedik sinema filmi midir yoksa sadece kayıt mıdır ? Recep İvedik filmine gidip gülenler sığ düşünceli, kültürel alt yapısı zayıf insanlar mıdır ve benzeri kalıp sorular, çeşitlermeler daha çok yazılıp çizilecek anlaşılan.

Sonuçta ortada net bir gerçek var ki bu filmin birincisini dört milyondan fazla kişi seyretmiş, televizyonda yayınlandığı gün izlenme oranları diğer programları epey geride bırakmış. Bence buradaki yöneltilecek klasik soru sanat sanat için mi yoksa sanat insan için mi yapılmalıdır?

Ben Recep İvedik filmini sinemada izlemedim daha sonra evde izledim. Seyrederken keyif aldım ve güldüm. Zaten film ile ilgili Çağan Irmak filmlerinde olduğu gibi bir beklentim de yoktu. Bir ton stresin altında yaşadığımız metropol hayatında AROG gibi bu tarz filmler sayesinde bir kaç saatliğine gülüp kahkaha atabiliyorsak fazlada beklentiye girmemek gerekir düşüncesindeyim.

Recep İvedik2 için sinemaya gider miyim bilmiyorum ama yazılı ve görsel medyada konu o kadar çok gözümüze sokuluyor ki açıkçası ister istemez filmi merak ediyorum.

Son maddem futbol. Sanki bu sene Anadolu’dan bir şampiyon çıkaralım sevdasıyla birileri bir takım gayretler içerisinde gibi geliyor.

Belkide başarısızlığa kılıf arıyorum. Fakat son yapılan hakem hatalarını gördükçe aklıma başka bir düşüncede gelmiyor açıkçası.

Herşeye rağmen 2008-2009 senesi uzun yıllar unutulmayacak bir sezon olacak umarım Galatasaray’ın şampiyonluğu ile son bulur.