12/18/2008

Egemen ve Rüzgar'lı Yetmiş Gün

En son yazımda Egemen ve Rüzgar’ın gülücüklerini bekliyordum. Her ne kadar son bir haftadır hapşırık ve öksürük duyuyorsam da ufak ufak gülümsemeler başladı. 08.Ekim.2008 saat 17.50 sularında hayatıma akan bu ikili geride bıraktığım yetmiş günde bana baba sıfatını eklediğim yeni hayatımda ne kadar zor ve sorumluluk isteyen bir dönemin başlangıcı olduğunu fakat bunların yanında da tarif edilemeyecek karşılıksız bir sevginin var olduğunu da gösterdi.
Özellikle geçtiğimiz son bir haftada onların hasta olması ve benim bir şey yapamamam karşısında hissettiğim çaresizlik ‘’evet baba olmak buymuş ‘’ dedirtti. Tabi bir şey yapamamak ile kastım daha çok ufak oldukları için ilaç kullanamadıkları ve enfeksiyonun geçmesini beklemekten başka bir çare olmamasıdır.
Geriye baktığım yetmiş günde ilk günlere kıyasla yol aldığımızı düşünüyorum. İlk haftalarda iki üç saat arası süren gece uykuları bazenbeş altı saati geçebiliyor. Daha doğrusu Rüzgar’ın geçiyor. Egemen belkide tam doymadığı için gece en az iki kere uyanıp ortalığı yakıp kavurabiliyor. Belki bu tespitleri yapmak için çok erken olabilir ama yavaş yavaş kişiliklerini belli eden sinyalleri vermeye başladılar.
En belirgin özellik Rüzgar ağlarken alt dudağını kıvırıp içten hafif sesler çıkartıyor ilk başlarda daha sonra sıkıntısının kaynağına göre sesinin şiddetini artırıyor. Egemen ise gözünü açar açmaz direkt çığlığı basıyor. Genelde gözyaşı eşlik etmeyen bu ağlamalar her akşam belli saatlerde tekrar ediyor.
Haftasonları dışarı çıkıp gezebiliyoruz. Bu konuda artık pratiklik bile kazandık diyebilirim. Bir hamlede ikili puseti arabanın arkasında çıkarıp kullanılır hale getirebiliyorum. Çünkü ilk başta puseti katlamayı beceremeyerek bebek malzemeleri satan bir mağazadan yardım almıştık.
Daha önemlisi Egemen ve Rüzgar’ı Hale olmadığında tek başıma idare edebiliyorum. Her ne kadar Sakarya Meydan Muharebesi ayarında mücadele etsem de bir şekilde Hale’siz zamanları geçirebiliyoruz. Tabi çocuklar emekleme ve yürüme safhalarına geçince ne kadar başarılı olabilirim yaşayıp göreceğiz.
Son söz; bana bu harika duyguları yaşattıran Allah’a milyonlarca kez teşekkür ederim.