3/23/2007

Madem satacaktık, neden aldık?

Yılların deneyimli ekonomi yazarı Güngör Uras bugünkü köşesinde tam anlamıyla benim düşüncelerimi yansıtmış.Yazısı şöyle;

''Osmanlı döneminde bankalar yabancılarındı. Sigorta şirketleri yabancılarındı. Fabrikalar yabancılarındı. İstanbul'daki suları (Terkos suyunu) yabancılar satıyor, İstanbul'daki tramvayı yabancılar işletiyor, elektriği, havagazını yabancılar üretiyor ve dağıtıyordu.

Derken efendim, Osmanlı battı. Cumhuriyet kuruldu. Cumhuriyet kurulunca biz bankaları, sigorta şirketlerini, fabrikaları yabancılardan satın almaya çalıştık. Sular idaresini, tramvayları biz işletmeye, elektriği, havagazını biz üreterek dağıtmaya başladık.

Sadece o kadar mı? Daha da ileri gittik. Yabancılardan aldıklarımızın yanına kendimiz bankalar, sigorta şirketleri, fabrikalar kurduk.

Ama bütün bunlar kolay olmadı. Önce bu işlerin nasıl yapılacağını bilmiyorduk. Sonra paramız yoktu. O nedenle kurarken de işletirken de hatalar yaptık. Kurarken de işletirken de maliyetlerimiz "tavanlarda dolandı"... Ama bu millet "Pahalı olsun da benin olsun... Pahalı faturayı ödeye ödeye nasıl olsa bir gün bu işleri öğreniriz" diyerek sabır gösterdi. Fedakârlık etti.

Neden aldık?

Devletin kurulan bankalara, sigorta şirketlerine, fabrikalara yaptığı yardımın faturasını millet paylaştı. Bankaların, sigorta şirketlerinin, fabrikaların pahalı mallarını ve hizmetlerini millet satın alarak bunların ayakta kalmasını, gelişmesini, büyümesini sağladı.

Tekrarda yarar var, bütün bunlar kolay olmadı. Ucuz olmadı. Derken efendim, geldik bugünlere... Bugünün şartları ne Osmanlı'nın son yıllarının ne de cumhuriyetin ilk yıllarının şartlarına benziyor... Tamam... Şartlar benzemiyor ama, bizim büyük fedakârlıklarla ortaya çıkardığımız, büyüttüğümüz bankalarımız, sigorta şirketlerimiz, fabrikalarımız elden gidiyor.

Yabancılar geliyor, banka, sigorta şirketi, fabrika ne varsa alıyor. Tamam... Alıp götürmüyorlar ama, mülkiyet Türklerden yabancılara geçiyor. Elektrik, gaz, telefon şirketlerini yabancılar alıyor. Yakında paralı yolları yabancılar işletecek. Lütfen beni hemen "yabancı sermaye düşmanı, özelleştirme karşıtı" ilan etmeyiniz. Lütfen bana anlatınız:

Mademki biz gene yabancılara satacaktık... Bunları yabancılardan almak için neden o kadar fedakârlığa katlandık?

Neden satıyoruz?

Acaba, cumhuriyeti kuranlar, cumhuriyetin ilk yıllarında bankacılığı, sigortacılığı, sanayiyi, ulaştırmayı, haberleşmeyi geliştirmek için çaba ve para harcayanlar gereksiz işler mi yaptı? Yabancıların bankaları sigorta şirketlerini, fabrikaları, arsaları satın alırken ödedikleri paraların büyüklüğü, telefonun, elektriğin, otoyolların işletme hakkı için ödedikleri ve ödeyecekleri paraların büyüklüğü "sağlıklı düşünmeyi" perdeliyor. "Ohh... Ohh... Paralar geliyor" diye sevinen çok kişi neyin ne olduğunu anlayamıyor. Halbuki üzerinde durulması gereken 2 nokta var: (1) Bankaların, sigorta şirketlerinin fabrikaların yabancılara satışından gelen paralarla bir yenilerini kurmuyoruz. Kuramıyoruz. (2) Yabancılar bunları iş olsun diye değil, kazanmak için satın alıyor. Bunlar kazanınca, yabancılar kazandıkları parayı (tabii hakları olarak) yurtdışına çıkaracak. Döviz olarak çıkaracak.

Tekrarda yarar var: Yabancı sermayeye ve özelleştirmeye evet... Ama hesabını kitabını iyi yapmak şartıyla.''