9/13/2006

Seksenli Yıllar Üzerine...

www.seksenliyillar.com sitesini duyurduktan sonra o yıllardan aklımda kalanları ben de kendi blog sitemde paylaşmak istedim aslında...

Seksenli yıllar, ilkokul hayatım ile başlayıp liseden mezun olduğum dönem itibariyle son bulan, daha otuzüç yılına tanıklık ettiğim yaşam belgeselimin en keyifli on yıllık dönemidir.Hayatın sadece okula gitmek ve ders çalışmaktan ibaret olduğu ekmeğin elden suyun da gölden geldiği bir zaman aralığı olması bu dönemin keyifli geçmesine sebep olan en önemli faktördür.Bizzat yaşayarak tecrübe edilmiştir...

Türkiye tarihinde kilometre taşlarından olan ihtilal dönemlerinin sonuncusu olan seksenli yılların başlangıcı, ilk çocukluk hatıralarımın belirginleştiği bir sıkıyönetim olgusuyla başlar.Yasak olması muhtemel kitapların yakılması,belli gazetelerin evlere girmemesi,akşamları pencerelerden uzak durulması gibi hareketler bu olgunun belirginleşmesindeki faktörlerden bazılarıydır şüphesiz. Okul çıkışlarına tanık olduğum öğrencilerin koşuşturmaları,trafik ışıklarına asılı bomba süsü verilmiş paketler,duvarlara dev harflerle yazılan yazılar bir karmaşa içinde olduğumuz sinyallerini vermesine rağmen neyin ne olduğunu daha altı yaşlarımda pek anlamıyordum doğrusu..

Günümüz ile karşılaştırınca seksenli yılların çok gerilerde kalmış,ilkel bir yaşam tarzımız olduğu fikrini veriyor bana her ne kadar öyle olmasada.Dev ekranlı binlerce uydu kanalı olan plazmaların yerine siyah-beyaz tek kanallı televizyonu seyretmek,katılamadığımız düğün ve davetler için SMS veya e-posta atmak yerine PTT'ye gidip telgraf çekmek gibi.

Yediklerimiz, içtiklerimiz, dinlediklerimiz, seyrettiklerimiz,giydiklerimiz ne kadar değişti seksenlerden bugüne.Ama halen o yıllara duyulan özlem söz konusu.Özellikle de kısır bir döngüye giren popüler kültür elementleri bir çıkış yolu ve yenilik adına hemen seksenli yıllara dönüveriyor ve hemen nostalji adı altında daha önce beğenileni tekrar gündeme oturtuyor.Tabi ki tutma olasılığı çok yüksek.Malum tarih tekerrür.Türk milleti vefakar.

Seksenlerdeki basit ve sade hayatlarımız bizlere büyük keyif veriyordu.Heyecanla beklenen cumartesi gecesi Türk filmleri, pazar sabahlarının değişmezi kovboy filmleri, her sene büyük bir merakla beklenen Eurovizyon şarkı yarışmaları, beraberliğe sevinilen Türk milli takımının futbol maçları, ailece gidilen piknikler, şeytan uçurtmaları,tüm ailenin bir arada bulunduğu bayramlar ve büyüklere,akrabalara yapılan bayram gezmeleri gibi...

Teknolojinin gelişmesi buna bağlı ihtiyaçların çeşitlenmesi ve sürekli gelişen ortamı takip etme isteği basit ve sade bir çok zevkimizi de yok etmiştir.En basit örnek radyodan babamla maçları dinlemek,spikerin tasvirlerini gözümde canlandırmak,başka bir stadta gol olduğu vakit yayının oraya aktarılması ve o an yaşanan merak ve heyecan, şifreli ve dekoderli yayın mantığında maçları seyretmekten çok daha keyifliydi.Gelişen endüstri alanları ve insanları tüketmeye yönelten eğilimler hepimizi stresli,depresif ve karamsar insanlar olmamıza sebep oldu.

Herşeye rağmen seksenleri özlesem de ikibinlerin fırsatları bana daha cazip geliyor açıkçası.En azından internet kavramı olmasaydı seksenler ile ilgili bu görüşlerimi nasıl paylaşırdım sizlerle ... :))