7/24/2006

40 Yaş... Gaye Soyay'dan...

Çok sevdiğim bir arkadaşım şakayla karışık “ kırk tırt “ der her zaman.Doğruymuş meğerse... Ben 40 yaşına ondan 4 yıl sonra ulaşmış biri olarak ne demek istediğini çok iyi anlamış durumdayım,anlamamış olmayı dilesem de...

Nedense ruh yaşınız ile beden yaşınız birlikte ilerlemiyor.Benim ruh yaşım 20’li yaşlarda sabitlendi.Ama bedenim ruhuma inatla hatırlatıyor 40 yaşında olduğumu.Sürekli dizginlemeye çalışıyor.Ruhum kanatlanıp uçmak isterken bedenim durup oturma zamanı geldiğini yineliyor sürekli.Ruhum söz dinliyor mu?Elbette hayır...

Saçlarımda birdenbire beliriveren beyaz teller sinirimi bozuyor,kızımın arkadaşlarının teyze demeleri de...Gerçi “ teyze “ nin çözümünü buldum hemen,hepsine bana “teyze “ dememelerini söyleyerek.Ama saçlarımdaki beyaz teller kızımın arkadaşları gibi söz dinlemiyorlar ki...Güldüğümde gözlerimin etrafında oluşan çizgiler de cabası... Kendimi Almancı çocuklarına benzetmeye başladım.Onlar iki kültür arasında sıkışmışlar, ben se 20’li yaşlarla 40’lı yaşlar arasında sıkışmışım ve ezilip kalmaktan korkarım.

20’li yaşlarda emekli olmaya 100 yıl vardı şimdi ise birkaç yıl... Bu bile insanı üzüyor.Emekli olmak artık hayattan elini eteğini çekmek demek olmasa bile hala daha yaşlanmanın alameti farikası.

40’lı yaşlara alışmak zor nedense.Oysa 30’lu yaşlarda böyle hissetmemiştim.Hatta hoşuma bile gitmişti.Daha olgun ve daha deneyimli olduğumu düşünmüştüm.Şimdi neden böyle hissediyorum bilmem...

Bildiğim birtek şey var o da artık zamanımın azaldığı.Yapmam gereken o kadar çok şey var ki...Daha ne kadar buralardayım belli değil.Hayata hazırlamam gereken bir kızım ve kendi hayatımda yarım bıraktığım tamamlanması gereken bir sürü şey.

Asıl koşturma 40’lı yaşlarda başlıyormuş meğer...Bu yaşlarda anlıyor insan zamanın kısaldığını ve hayat denen bu oyunda devre arası verildiğini.Bu nedenle ikinci devrede daha hızlı hareket etmek gerek...Gerek te beden yorulmuş artık,ilk devredeki gibi değil.Yani gerçekten “ 40 TIRT “ haberiniz olsun.

GAYE SOYAY

7/20/2006

Müzikal Deneylerimden Örnekler...

Aşağıdaki iki şarkı sampling yöntemiyle yaptığım çalışmalarımdır. http://www.hemenpaylas.com/download/1223092/trancekayi.mp3.html http://www.hemenpaylas.com/download/1223183/24032005.mp3.html

Cover by Kayi birinci kısım...

Aşağıdaki linklerde çeşitli şarkılara yaptığım coverlar bulunmaktadır... http://www.hemenpaylas.com/download/1222725/Aysem-CoverbyKayi.mp3.html http://www.hemenpaylas.com/download/1222841/dustukyollara_coverbykayi.mp3.html http://www.hemenpaylas.com/download/1222917/birderdimvarcoverbykayi.MP3.html http://www.hemenpaylas.com/download/1222958/maskeli_balocoverbyKayi.mp3.html http://www.hemenpaylas.com/download/1223137/firtemincoverbyKayi.mp3.html

Düşünceli İnsanlar da var...

Son yıllarda ülkemizde yaşayan insanların vurdumduymazlığı ile ilgili çok fazla örnek duyuyoruz ve yaşıyoruz.Özellikle de metropollerde yaşayan bireyler yoğun yaşam trafiklerinde etraflarında olan bitenden kopuk ve ilgisiz olarak hayatlarına devam ediyorlar. Daha doğrusu devam ediyoruz.En basit örnek bir trafik kazası olduğunda insanlar merakla olayın etrafına toplanıyorlar içlerinden çok az kişi yardımetmek için harekete geçiyor. Çok klasik örnek olacak ama son yıllarda artan kapkaç olayları güpegündüz herkesin gözüönünde cereyan ediyor. Aslında gelmek istediğim nokta bugün başımdan geçen ufak ama beni mutlu eden , ülkemde duyarlı ve kendisi dışında etrafındakilere de yardım eden insanların varlığı. Konu gerçekten çok önemsiz ama yapılan küçük bir hareket bazen çok anlamlı olabiliyor. Olay şudur ki; kanter içinde koşuşuturmalarımdan sonra bir dolmuşa bindindim. Eşimi arayıp durumu anlattım ve su içinde olduğumu çok fazla konuşamayacağımı belirttim. Bu sırada suratımdan damlalar aşağıya süzülüyordu.Konuşmam biter bitmez yanımda oturan yirmili yaşlarında genç bir bayan bana kolonyalı mendil uzattı. Gerçekten şaşırmıştım.Çok nazik bir düşünceydi. O bunalmış durumda kolonyalı mendille yüzümü silmek bir anlıkta olsa ilaç gibi gelmişti. Tabi ki çok teşekkür ettim ve erkeklerin genelde kolonyalı mendil taşımak gibi bir hareketi olmadığını söyledim. Sonuç belki önemsiz ama benim hoşuma giden bir hareket oldu ve bunu da burda paylaşmak istedim.

7/19/2006

Dark Side of the Moon

Photo by Kayıhan Badalıoğlu (like others)

Severim Sevmem....

Sevdiğim bir şarkının arkasından hemen diğerini çalmayı severim. fade out ve fade in şeklinde... Koca bir bardak portakal suyunu bir dikişte içmeyi severim... sabah uykumu alamadığım halde kalkmak zorunluluğu ile kalmamak arasında bir kaç saniye gidip gelip daha sonra servisi kaçırırsam üç vasıta değiştirerek işe gideceğimi hatırlayıp zoraki uyanmayı ve traş olmayı sevmem. c.tesi sabahları servise yetişme kaygısı olmadan uyumayı severim ama hafta içi alışan bünyemin haftasonu da aynı saatte uyanmak istemesini sevmem. semizotu, dereotu sevmem çörek otu severim beyaz peynir üzerine serpiştirilirse.. Ayrıca kendimi severim .....

7/18/2006

Desteğe Devam...

18 Temmuz 2006
Sayın Kayıhan Badalıoğlu ;
JCI Junior Chamber International Genç Müteşebbisler (Jaycees) Türkiye Derneği’nin Avrasya şubesi ve T.C.Niğde Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile Haziran ayında eğitime % 100 destek çerçevesinde başlattığımız Niğde ili genelinde kitap ihtiyacı bulunan okul kütüphaneleri için kitap bağış kampanyamıza http://kayiblog.blogspot.com/2006/06/eitime-100-destek.html kişisel web sitenizden duyuru yaparak destek vermenizden ve yapmış olduğunuz anlamlı katkınızdan dolayı sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
Saygılarımızla,
Tarkan Deniz
JCI Avrasya
Toplumsal Projeler Direktörü

7/17/2006

Tatilden kalanlar...Assos...

Bir haftalık tatilimin bir bölümünü Assos'ta geçirdim. Assos denince aklıma ilk gelen ise buz gibi bir deniz. Titremekten yüzmeye fırsat kalmıyor işin gerçeği. Deniz o kadar temiz ve berak ki bir akvaryumda yüzüyorsunuz hissi oluşuyor. Ama biraz da sıcak olsa... Bu arada deniz kesatanelerine dikkat !!! Dikenleri ayaktan çıkarmak pek kolay olmasa gerek...

Gazetelerde çıktığını söyleyerk satış yapan güzel bir dondurmacı var Hatta önünde durduğu pansiyon içinde '' Gazetelerde çıkan pansiyon '' gibi bir pazarlama taktiği uyguluyorlar. Bal badem ve damla sakızlı dondurması gerçekten harika. Özel yaptıkları külahların içinde satıyorlar. Mutlaka tadılmalı...

Assos Kervansaray Otel
Ufak bir liman ve çevreleyen butik oteller ve restaurantların bulunduğu Assos'ta canlı müzik yapan üç mekan var.Bunlardan en çok ilgi göreni Düş Sokağı Sakinleri'nden Murat Çelik ve ortağının performansları.Yan flüt,keman ve perdesiz klasik gitar ile süsledikleri programları gerçekten dinlemeye değer. Piyasa da astronomik ücretler karşılığında tencere tangırtısı kıvamında müzik yapan kişilerin yanında bu insanlar gerçekten farklı platformdalar.Zaten dinleyen insanlarda bu durumun farkında.Yemek yanında meze değil gerçekten konser tadında ve dikkatle dinlenilen bir müzik yapıyorlar...
Ellerine sağlık...
Behramkale köyü ise tamamen turistik bir mekan olmuş. Köylüler sizi tam bir gelir kaynağı olarak görüyor. Türkiye de ki turistik eşya satan çoğu mekanda olduğu gibi Behramkale Köyü'nde de ucuz çin malı hediyeliklerden bolca mevcut.
Ama köylülerin sattığı dağ kekiği gerçekten denemeye değer...

7/16/2006

Enez

Bir haftalık izin sonrası elimde sadece aşağıdaki fotoğraflar kaldı...
Enez sahilinde bir gün daha bitmek üzere...
1993 yazından beri hic sıkılmadan seyrettiğim kaçıncı gün batımı acaba ?

Edirne'nin Yunanistan sınırına komşu kasabasıdır Enez.
Tam karşısında Yunanlıların ''Samothraki'' bizim ''Semadirek '' olarak bildiğimiz Yunan adası vardır.
Mitolojide Poseidon'un Troya Savaşını adadaki dağın tepesinden seyrettiği söylenmektedir.
Ben söyleyenlerin yalancısıyım ....
Ainos adına ilk kez Homeros’un ünlü eseri İlyada Destanı'nda rastlanmaktadır.
Homeros, bu eserinde Enez’den bir Trak şehri olarak söz etmektedir.

Belde M.Ö.7500 yıllarına uzanan tarihi zenginliğe sahiptir.
M.Ö. 1000 yıllarında Poltybria bir trak kenti olarak ünlenmiş.
M.Ö. 7 yüzyılda ise Aiolialılar tarafından tekrar kurulmuş ve Ainos adını almış.
M.Ö. 513-478 yılları arasında tüm Anadolu ve Trakya toprakları gibi, Pers hakimiyeti altına girerek, Helenistik Çağda, Plolemayosların egemenliğini kabul eden Enez, sanat ve kültür merkezi olarak gelişmeye başlamıştır.
Bizans döneminde Enez, İmroz ve Semadirek adalarını içerisine alan bir prensliğin merkezi durumunda idi. XIV.yüzyılın ortalarında İoannes Kantakuzenos VI. (1347-1354) ile Ioannes Palaiologos V. (1341-1391) arasında süren iç çatışmalarda Ainos, Palaiologoslara sadık kalmıştır. Bu arada VI.Ioannes, Palaiologos’un (1347-1354) kız kardeşi Maria Palaiologos’un Cenevizli Francesko Gattalusio ile evlenmesi üzerine Cenovalılara çeyiz olarak verilmiştir.

Yunus Bey Türbesi ve Osmanlı Mezarlığı
Enez, Lala Şahin Paşa’nın Rumeli seferinden sonra, bağımsızlığını bir süre daha devam ettirmiştir. Çevresindeki kentler Osmanlı egemenliğine girmiş, ancak Enez’e dokunulmamıştır. Büyük olasılıkla Enez, Osmanlılara haraç vermiş ve böylece bağımsızlığını korumuştur. İstanbul’un fethinden sonra Yunus Bey komutasındaki Türk donanması Enez’e doğru yelken açmış, Fatih Sultan Mehmet de kara ordusu ile gelerek kenti kuşatmıştır. Karadan ve denizden kuşatılan Enez 1456’da teslim olmuştur.
Yunus Bey'in Türbesi de Enez'dedir.

Enez av meraklılarının uğrak yeri olmakla beraber birçok kuş türüne de ev sahipliği yapar.


Enez'de flamingo'dan tutun pelikana kadar çeşitli kuşlara rastlamak mümkündür.
Fakat bu kuşları görüntüleyebilmek için saatlerce elde makine dolaşmak şart...
Tabi doğru zaman da..