12/30/2009

Ah Güzel İstanbul


22122009315, originally uploaded by kayihan_badalioglu.

Kış güneşinin yüzünü esirgemediği bir aralık günü Kadıköy sahilinden çektim bu fotoğrafı. Fena da olmamış gibi.

Düğün ve Cenaze

Uzun zamandır görmediğiniz insanlar ile karşılaşlaştığınız ve olması gereken kalıp cümleleri karşılıklı sarf ettiğiniz biri mutlu diğeri hüzünlü iki olaydan söz etmek istiyorum. Genelde birbirinden kopuk aile bireylerinin zorla da olsa çoğunluğunun bir araya geldiği, birinde yüzlerin güldüğü diğerinde ise asıldığı iki olaydır düğün ve cenaze. Biri ne kadar başlangıç ve umut ise diğeri de gözyaşı ve sondur. Düğün ve cenazeler aile bireylerini anlıkta olsa bir araya getirir fakat bir arada tutamaz. Aslında bir arada tutmak gibi bir zorunlulukta yoktur. Ailelerin geniş ve kalabalık sayılarda yaşadığı dönemler gerilerde kalmıştır. Zaten özgür iradeye sahip bireyler görüşmek istediği akrabaları ile bir şekilde görüşmeye devam etmektedir. Fakat bizler Türk toplumu olarak akrabalarımıza yüklediğimiz aşırı önemden dolayı sanki her daim tüm akrabalarımız ile dirsek temasında olma zorunluluğunu hissederiz. Öncelikle güveneceğimiz kişilerin aynı kanbağını taşıdığımız insanlar olarak düşünürüz. Ataerkil aile yapılarında bu görüş ağırlıklı olsa da günümüz çekirdek ailelerinde akrabaların yerini aynı sosyal ortamları paylaşmış veya paylaşan biribirlerinden maddi anlamda beklentisi olmayan insanlar almıştır. Akrabalık bağlarını sürdüren insanlar daha çok çocukluk çağlarını aynı çatı altında veya aynı mahalle de sokakta geçirenlerdir. Aslında bu tespit metropol hayatını yaşadığımız büyük şehirler için daha fazla geçerli olup büyük şehirler dışındaki bölgelerde akrabalık ilişkileri daha sıcak ve samimidir. Bütün bu söylediklerim kendi yakın çevreme dair gözlemler olup büyük şehirlerde yaşadığı halde birbirinden kopmayan akrabalık ilişkilerinin sevgi ve saygı ile desteklendiği ailelere ilişkin tespitler değildir. Gittiğim akraba düğünlerinde gördüğüm insanları bir dahaki sefere ya başka bir düğünde veya bir cenazede göreceğimi düşünürüm keza aynı hissi cenazelerde de yaşarım. Diğer taraftan cenazeler, insan hayatının gerçek dinamiklerini ortaya çıkaran olaylardır. Yaşanılan hayatların ne kadar anlamsız olduğu gerçeği o anda insanın yüzüne çarpar. Hayatı anlamlı kılan sevdiklerimiz ile geçirdiğimiz mutlu zamanlardır. Bunun yanında anlamsız çekişmeler ve havada uçan kırıcı sözlerden dolayı onlarla paylaşmayı kaçırdığımız ve atladığımız her an yaşadığımız bu hayatta kaybettiğimiz değerli hazinelerdir.
Nur içinde uyu Ferhan Teyze...

12/26/2009

Galata Kulesi

Çok başarılı bir çalışma.

Galata Kulesi - 3D Sanal Tur



12/25/2009

2009 Senesinden Kalanlar ve 1973lüler ve 2010

İkibinli yılların ilk dokuz senesi geride kaldı.

Geçen yılın bir değerlendirmesini yapmanın tam zamanıdır.

Benim için bütün bir sene Egemen ve Rüzgar’ın üçüncü ve onbeşinci ayları arasındaki gelişmelerine tanık ve müdahil olmakla geçti diyebilirim. Yatay formdan emekleme ve yürümeye uzanan bir süreci tam anlamıyla düşe kalka geçirdik. Ayrıca bu periyot çizikler, kızarıklar, hafif kanamalar ve bol ağlama ve bağırışlarla desteklendi.

Bilimadamı olmadığım için sadece gözleme dayanan tespitim; insanoğlunun en hızlı geliştiği dönem 0-1 yaş arasıdır. Sıfır anlama ve düşünme düzeyinden yemeğini çatal ile ağzına götürebilme düzeyine gelebilmek önemli bir gelişmedir. Bununla birlikte anne-babanın kızdığını bile bile gözlerinin içine bakarak elindeki nesneyi masaya veya televizyonun ekranına hızlı ve seri şekilde vururken bu sırada da kahkaha atmak gelişimin hangi boyutlara ulaştığına güzel bir örnektir. Bu ve benzeri hareketlerin katlanarak artacağı bir yıla girdiğimiz de açık ve nettir. Öncelikle Hale’ye bu sene daha fazla sabır ve enerji temenni ediyorum.

2009 da ülkemizde meydana gelen, aklımda kalan belli başlı olaylara gelince; Ergenekon romanının yazılmaya devam etmesi ve yıl boyunca sayfalarının tek tek gözümüze sokulması, ortaya atılan açılımlar ve devam eden şehit haberleri, ekonomik krizin ulaştığı boyutlar, krizden çıktık mı? yeniden girer miyiz ? teğet mi yoksa delip mi geçti ? gibisinden sorular, domuz gribi ve kurbanları, gazetelerin üçüncü sayfalarını dolduran, yurdum insanlarının korkunç psikolojik durumları sonucunda yaşanan yüzlerce cinayetler, tecavüzler, intiharlar ve iğrenç ilişkilerin haberleri, tv dizilerine olan ilginin ve paralelinde reklam gelirlerinin artmasıyla dizilerin ve oyuncuların medya aracılığıyla daha çok gündemde olması ve günlük hayatın tam ortasına oturması, Başbakanın ‘’ bir dakikalık ‘’ şovu, 21. Yüzyılda düşen helikopterin iki gün boyunca devlet tarafından bulunamaması ve ardından üretilen komplo teorileri, daha önce defalarca kapatılan bir partinin tekrar kapatılıp başka isim altında faaliyetine devam etmesi, Rahşan Ecevit’in yeni parti kurması ve değerli sanatçılar Gazanfer Özcan, Aykut Oray, Cüneyt Gökçer’in aramızdan ayrılmasıdır.

Dünya da ise hafızamda kalan en önemli iki olay Barrack Obama’nın Amerikan başkanlığına seçilmesi ile dans ve müziğin efsane ismi Michael Jackson’nun ani ölümüdür.

Görüldüğü üzere aklımda kalan olayların çoğu tatsız ve oldukça üzücü. Koskoca 365 gün içinde hiç mi olumlu ve pozitif olay yaşanmadı ? Elbette yaşanmıştır ama benim aklımda kalmamış demek ki. Kendi özelimde Egemen ve Rüzgar ile geçirdiğim 365 gün benim için yaşanmış en güzel olaylar bütünüdür. Bu yaklaşım doğrultusunda yaptığım çıkarım, dış etken ve faktörler her ne kadar sıkıcı ve keyifsiz olsa da insanın kendi özel hayatındaki huzuru ve mutluluğu diğer negatiflikleri örtmekte belki de hasır altına atmaktadır.

2010 yılının bana ve benimle aynı sene doğanlara getirdiği ilginç bir sayısal tesadüfü paylaşmak isterim. Şöyle ki; 1973 yılında doğmam itibariyle bu sene 37 yaşına giriyorum. 37 sayısı 73’ün tersi olmakta ayrıca 3+7=10 yani ikibinli yılların onuncu senesi ile aynı sayıdır. Aslında insanlar hayatlarından geçen sayıları toplamak,çıkarmak, çarpmak ve bölmek yoluyla ilginç bir çok sonuca ulaşabilirler diğer taraftan numeroloji denen bir kavram da var ve bu konu ile yüzyıllarca Mısırlılar, Araplar, Yunanlılar, İbraniler uğraşmıştır. Ayrıca aynı mantıkla 1946 doğumlular içinde bu durum söz konusudur. Bir tanecik anneminde 1946 doğumlu olduğunu yazayım ama kendisi duymasın. Yukarıda söz ettiğim bana göre ilginç bu sayısal tesadüfler vesilesiyle 2010 yılının benim için iyi bir yılın geçeceğini düşünüyorum ve buna inanmak istiyorum.

Mutlu yıllar.