5/14/2013

Futbol ve Çöpe Gidenler


02.Mayıs.2013 günü Fenerbahçe'nin UEFA kupası yarı final maçından önce aşağıdaki yazıyı yazmıştım malum sosyal paylaşım ağında;
'' Seksenler ilkokul yıllarım, stadlarda seyircilerin hala ikiye bölündüğü zamanlar, FB ile BKJ ve GS aynı derece de birbirlerine rakip ve Avrupa da esamemiz yok, ara sıra parlıyoruz. Derwall'in gelişi Avrupa arenasında Türk futbolunu biraz kımıldatıyor. Seksenlerin ikinci yarısından sonra ortaokuldayım. FB'nin GS'yi üçten dört yaptığı maç Göç'te (okulumun yanında ki büfe ) seyrediyoruz maçı FB ve GS'lılar karışık, gayet fanatizmden uzağız. Aynı yıllar GS ile Neuchatel Xamax'a beş atıyor, lise bahçesinde hepimiz coşuyoruz. Doksanlar artık üniversitedeyim. Aziz Yıldırım yönetimlerinin artık futbol sevgisinin paraya çevirdiği dönemlerin başı. Papazın çayırı yok, futbol mabedlerine geçiş dönemi ve başrolde Aziz Yıldırım. Ötekileşme , cumhuriyete geçiş ve paralı müşteri çağları . Maçlarda rakip taraftarlar kümeste misali ıkışıp kakıştırıldıkları günler. Galatasaray'ın Avrupa da tarih yazma süreci. Bu sırada Aziz Yıldırım'dan kaynaklı doğan FB düşmanlığı. Benimde dahil olduğum FB antipatisi derken yıllar geçip gitti. Bu akşama geldik. En büyük rakibimizin Avrupa da bizi yakalayabilme adına geldiği yolun son adımı. Türk futbolu içinse 13 yıl aradan sonra Avrupa'ya ve dünyaya tekrar kendini hatırlatma fırsatı. Real Madrid'e elenen GS'ın Avrupa da günlerce konuşulduğu bir ortamda artık bu ülkeye futbol da ikinci kupanın gelme zamanı. Tüm Fenerbahçeliler kadar heyecanla bekliyorum finali. Yolunuz Amsterdam olsun kardeşlerim.''
Aklıselim bir çok Galatasaray taraftarının da benim paralelimde düşündüğüne inanarak gayet samimi duygulardı o gün yazdıklarım. Ne yazık ki 10 gün sonraki FB-GS maçında yaşananlar bu yazdıklarımı çöpe attırdı. Kendi içimizde birbirimizi yerken Avrupa da bir olmak çok anlamsız geliyor artık.


Kaos


Yukarıda ki fotoğrafı akşam üzerine doğru çekmiştim. Güneş batmak üzereyken harika bir mavilik kaplamıştı gökyüzünü. Son dönemlerde bu topraklarda da sürekli güneş batıyor ama ertesi gün yeniden doğmuyor sanki. Sürekli akşam karanlığında ülke. Karanlığa çekiliyor gibiyiz. Kardeşlik , centilmenlik dediğimiz spor olgusu yerini düşmanlığa ve ne yazık ki cinayetlere bıraktı. Birileri kazanı kaynatırken bir yanda da altına odun üstüne odun atıyor. Kaos ortamından her zaman birileri fayda görmüştür ve görmeye devam edecektir.

Aşağıdaki tablo da karanlığa doğru koşunun çarpıcı tespitlerinden biri;

Tarih : 11.Mayıs.2013
Reyhanlı saldırısı akşamı;

TRT 1'de: Osmanlı Tokadı
Show Tv'de: Benzemez Kimse Sana
ATV'de: Yağmurdan Kaçarken
Fox'da : Lale Devri
Star Tv'de: Survivor
Kanal D: Ben Bilmem Eşim Bilir

Sanırım saldırı Papua Yeni Gine'de oldu ki bu kadar duyarsızlar. Hain bir saldırıda 45 kişi hayatını kaybetmiş, 100 kişi yaralanmış bir ülkenin insanları bu kadar vurdum duymaz olamazlardı sanırım. Devam devam. Hatay yaşadığınız yerlere uzak ya, sizi bağlamaz değil mi? Elbet bir gün size de dokunur.

Yönetici: Ferdi Özmen

5/11/2013

Geçersiz geçenler



Gecelerin gündüze, uykuların kabusa döndüğü günlerin başladığı, bilinmezlere hikayeler üretip, sağırlara bateri dersleri verildiği , soğuk rüzgarların ılığa dönmesinin beklendiği o  gri dakikaların başlama vuruşu yapılmıştı artık. Kaçmak ile saklanmak arasındaki ince çizginin sarı bir tebeşir ile çizildiği, Ege denizi ile Akdeniz'in birbirine karışmadığı bir coğrafya da ne geçmişe müdahale etmek, ne de geleceğe ipotek koymak imkansızdı. 
Birilerinin kazanırken diğerlerinin sünger gibi emildiği, paranın pul, aşkın koca bir yalan olduğu mekanlar da beyaz yalanlar söyleyenler çoktan saklandıkları deliklere dönmüşlerdi. Huzursuzluklarını ölü balıklara bayat ekmek kırıntısı savurarak gidermeye çalışıyorlardı.
Her şeyin sebebi yoksa İstanbul muydu ? Yavaş yavaş ama sanki bir anda yükselen gökdelenler mi yoksa kapkara caddelerin katran karası şeritlerinde son sürat giden yeni yetmeler mi ? Cevap bulamadığı sorulara anlamsız görevler yüklemek, özneyi cümlenin sonuna yüklemi de başına koymayı alışkanlık edinen sığ suların cesur yüzücülerine mi benzemekti korktuğu...
Sanmam... 

1/30/2013

Uçuşan Fikirler Romanı




Şehre sonbahar gelmişti artık rüzgar soğuk esiyordu gibi bir cümle ile bir romana başlamak ne kadar havalı olurdu aslında. Devamında da şöyle yazılsaydı, koskoca bir yazı mücadele ile geçirmişti onun için gelinen sonuç ise elindeki kenarları kıvrılmış kişisel ajandası, depresyon ilaçları ile vitaminler bir de bitter çikolatalı gofreti ile yine yapayalnız evine dönmekti. Sabretmeye devam etmesi ilerleyen günlerde yıpranıp üzüleceği , hiç istemediği sözcükler ağzından döküleceği hatta kendini en dipte hissedeceği bu  süreçte belki kader belki de şans belki de hiç haz etmediği birilerinin desteği ve ama çoğu zaman kendi çabası ile çok kısa kim bilir belki de çok çok uzun sürecek bu karabasan döneminde hayatı ve hayatta sevdiği tek kadın annesi için tüm  yaşanan şanssızlıkların son bulacağı inancı ile yeniden arayışlarına başlayabilirdi gibisinden kaybedilmişlik, ayakta kalabilme çabası ve yaşama bağlanabilme hissinin bir arada sunulduğu basit bir hayata dair sıradan bir romanın giriş paragrafı olamaz mıydı acaba ? 

Alın Yazısı ve Kader


                                                           

Alın yazısı ile ekürisi kader insanoğlunun şans ve bilinci ile o kadar iç içe geçmiş bir halde varlığını sürdürüyor ki nefes alınan her anda bu eküri ile hepimiz yüzyüze kalıyoruz.  Alın yazısı ve kader bazıları için şansa, bazıları da kişinin kendi davranışsal yaklaşımlarına bağlıyor. Aslında hepsi çelik bir halat gibi tüm yaşam döngümüzü sarmış durumda. Örnek , büyük beklentiler ile girilen sınavlar, binlerin içinden ellilere yüzlere kalmak, hedefe ulaştığını sanmak, kişisel tatminsizlikler yanında beklenmeyen krizler yaşamak, zorunlu değişiklikler yapmak, tecrübe noksanlıkları, hayatın maddi eksen üzerinde dönmesi, içinde bulunulan ortama adaptasyon sorunu, duygusal bağlarını koparamamak, tamamen kendi dışında gelişen siyaset, ticaret, kişisel çıkarlar ve kavgalar, tesadüfler, geçmişe özlem ve bunun getirdiği birliktelikler, hataların tekrarlanması ve bir sürü olay. Bunların tamamı ne kader ne şans ne de insanın bilinçli hareketleri sonucu ortaya çıkıyor diye düşünüyorum aslında. İlahi bir denge bu yaşananlar, belki de bir kaos ortamı. Ama insan hayatının gerçeği tamamen  bu bence. Gerçekler ile yüzleşebilenler bu döngüyü bir noktada kırıyorlar ama cesaretsizler bu döngü içinde dönüp hep en başlangıç noktaya tekrar tekrar geliyorlar.

12/23/2012

Şirince Köyü






Aralık ayında bir haftasonu İzmirdeydik. İzmir de birlikte olduğumuz arkadaşlarımız bizi Şirince Köyü'ne götürdüler. Bu köyün dünya çapında  meşhur bir yer olduğunu da gidince anlamış olduk. Köylüler heyecanla 21.12.2012 tarihini bekliyorlardı. Sözde köyde 21.12.2012  tarihinde ki bütün odalar dolmuştu. Ellibin kişinin ihtiyaçlarını nasıl karşılayacakları derd,ne düşmüşlerdi. Sonuçta 21.12.2012 de Şirince Köyü'nde ağırlıklı olarak televizyoncular, gazeteciler, bir grup turist, meraklılar ve köylüler vardı. Kötü mü oldu ? Olmadı tabi ki, köy hem ülke de hem de dünya çapında tanınmış oldu. Esnafın işleri bir şekilde arttı. Köy ekonomisi canlandı. Bu tarihten sonra Selçuk civarına yolu düşecekler 15 dakika ilerde ki Şirince Köyü'nü muhtemelen ziyaret edecekler. Meyvalı şaraplardan tadıp bir iki şişe alacaklar. Nefis köy kahvaltısı verilen mekanlara uğrayacaklardır. Bu durum ile çok alakalı olmasa da aklıma Andy Warhol 'un '' Herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacaktır '' sözü geliyor. Sıra kimde acaba ?  

















12/21/2012

Ezeli Rekabet Ebedi Dostluk

  


Ezeli rekabet ebedi dostluk. Bu cümle ile ilintili sayfalarca yazılar yazılmış olup daha da yazılacağı
aşikardır. Son dönemler de bu sayfalara sık sık yazı yazamamakla beraber uzun uzun yazmanın da okunabilirliğe faydası olmadığı kanısıyla, bu ezeli rekabet ebedi dostluk klişesine Fenerbahçe Spor Klubü başkanının en son yaptığı açıklama kapsamında bir kaç satır söz söylemek isterim.
Sayın başkan her Galatasaray mağlubiyeti sonrası gündemi değiştirmek adına çok güzel hareketler yapıyor. Bu herkesin malumu olduğu bir durum ama tek tip düşünce sahibi Fenerbahçeliler ile konuşursanız böyle bir durum ile alakası yoktur şeklinde dönüş alırsınız. Sayın başkan bu tarzda açıklamalarına devam ettiği sürece ( ki devam da edecek) Fenerbahçe ve diğerleri olarak futbol dünyasında ki bu kutuplaşma da devam edecektir. Fenerbahçe Klubü Başkanı değişmedikçe ki yerine aynı zihniyette biri gelirse değişikliğin bir anlamı olmayacak Fenerbahçe'ye diğer takım taraftarları tarafından duyulan antipati azalmayacaktır. Herşeye rağmen ben bu işin ebedi dostluk tarafındayım en basiti Avrupa platformunda. Ciddi düşüşte olan Türk futbolu, iki büyük takımın sayesinde bu sezon Avrupa da ayakta kalmaya gayret göstermektedir.  Ezeli rekabete gelince de; iki klüp var oldukça tatlı olsun acı olsun bu takılmalar devam edecektir yukarıdaki fotoğrafı da sevgili Fenerbahçeli arkadaşlarıma ithaf ediyorum.





11/27/2012

Portakal Rüzgarları



originally uploaded by kayihan_badalioglu.

Seksenlerde alışveriş çarşı ve pazarlarda yapılırdı. Şimde de yapılıyor tabi ki ama ağırlık alıveriş merkezlerine kaydı malum. Rüzgar'ın fotoğrafı da malum AVM.lerden birinde ipucu olarak Anadolu yakasının en eskisinde tarafımdan çekildi. Ankara da sebze meyve ve diğer yiyecek alışverişleri için babamla Ulus'taki toptancı haline giderdik. Sebze, meyve, et ve balığın olabilecek en tazesi orada bulunurdu. Babamın yıllar yılı alışverişini yaptığı artık arkadaş dost olduğu dükkan sahipleri vardı. şimdi AVM.lerde kim kimi tanır ki ?

Motorsiklet Tutkusu


Motorsiklet tutkusu kaç yaşında başlar ?

Montparnesse Kulesi'nden Bir Kare



originally uploaded by kayihan_badalioglu.

Paris gezisinde çekilebilecek en etkileyici kareler bence Montparnasse Kulesi tepesinde çekilenler birde Sen Nehri tekne gezisinde yakalanan karelerdir.

Montparnasse Kulesi'nden Paris



originally uploaded by kayihan_badalioglu.

Arkamdaki Paris fonu ve '' ben ''konulu fotoğraf Montparnasse Kulesi'nin turistik hediyelik satan bölümündeki fotoğrafçı tarafında çekildi. Evet orjinali yeşil bir fon ve gelişen dijital fotoğrafçılık sonucu fotomontaj harikaları ile meydana gelen bu işin sahibi bir Türk . Paris'in en yüksek binasında projeyi hayata geçiren bu Türk, Paris'te görebileceğiniz kebapçı Türklerden oldukça farklı bir iş modeli geliştirmiş.
Paris'e gelen her turist gibi Eiffel Kulesii'nden şehri seyretmeyi tercih etmedim. Bunun birinci nedeni klasik turistik mekanlardaki insan kalabalığı ve Paris'in simgesini o simgeye çıkarak görememek gerçeğiydi. 
Paris'e gideceklere tavsiyem Eiffel Kulesi'ni en güzel Montparnesse Kulesi'nden 10-15 EUR civarı bir ücret ile seyredebilirler ve tabi ki tüm şehri de.
Bu kulenin altında da meşhur alışveriş merkezi Galaries Lafayatte'in bir şubesi bulunur. 

10/16/2012

Barcelona Sahilleri



 originally uploaded by kayihan_badalioglu.
Ankara da doğup büyüdüğümü duyanlar deniz olmayan bir şehir de nasıl yaşayabildiğimi sormuşlardır. Oysa ki İstanbul da denizin varlığı sadece görüntüden ibaretken Barcelona tam bir deniz kıyısı şehri. Son yıllar da İstanbul da da belediyelerin katkısıyla plajlar tekrar hayata geçirilse de acaba kaçımız bu plajlara gidip yüzdük ? On günlük gezimin dört gününü ayırdığım Barcelona da iki öğlenimi denize ayırdım ve nefisti. Doğal plajın olduğu bölüm şehrin içinde ve tamamen ücretsiz. Yeteri kadar duş ve tuvalette mevcut. İnsanlar sereserpe Deniz'in keyfini çıkartıyor.

10/10/2012

Rüzgar ve Egemen'nin Doğum Günü




originally uploaded by kayihan_badalioglu.
Minik oğullarım dört yaşlarını bitirdi. Daha önce de defalarca yazdığım gibi onların doğumu ile birlikte hayatım yepyeni ve nefis bir boyuta geçti. Çocuklarım büyüdükçe bu keyifte büyüyor. Tabi ki ben de onlarla büyüyorum. Nice yaşlara canım oğullarım....



Barcelona - 11.Eylül.2012




originally uploaded by kayihan_badalioglu.

Portwell

Barcelona -11.Eylül.2012




Diğer turistik gezilerde de olduğu gibi bir şehri baştan başa gezmek için en ideal yol üstü açık tur otobüslerini kullanmak. Bende Paris, Barcelona ve Roma da tur otobüslerini tercih ettim. Bu fotoğrafta diğer fotoğraflarımın çoğu gibi otobüsten çekilmiş bir kare. Bu yol Barcelona da Olimpiyat Köyü'ne giden yol. Olimpiyatlar Barcelona da 1992 yılında yapılmış olmasına rağmen halen turistik bir öğe. Şehre gelen turistlere olimpiyatların yapıldığı mekanlar gezdiriliyor. Turizme katkı sağlanıyor.

Barcelona



originally uploaded by kayihan_badalioglu.

Barcelona da Katalanların ulusal gününe tesadüf ettim. Bir turist için çok uygun bir gün değildi çünkü o gün bütün mağazalar kapalıydı. Sadece Portwell de ki alışveriş merkezi açıktı. Halk öğlene doğru kent merkezinde toplandı ve birkaç saat içinde sanki Barcelona da ki herkes caddelere dolmuştu. Benim için çok değişik bir gün oldu.




9/02/2012

Tatil oncesi

Hiç aklımda ve planlarımda olmayan fakat bir çok kişinin yapacaklar listesinde olduğunu düşündüğüm sırt çantası ile yurtdışı tatilim iki gün sonra başlıyor . Geziyi organize etmek tek başıma olmamdan dolayı çok kolay olsa da özellikle kalacak yer seçimi kolay olmadı . Turizm acentalarının hazırladıkları klasik turistik paketlere esir olmamak için gezinin her aşamasını bizzat kendim ayarladım. Sürekli bir plan dahilinde saatlere tabi olarak tatil geçirmek cazip gelmeyen herkese fikir vermesi için bu temel eseri yazılarıma bir şekilde ulaşanlar ile paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.
Tatil planlamasına başlarken öncelikle ilk durağı seçtikten sonra gerisi kendiliğinden geliyor. Bunun için maps.google.com açılır ve içinizden gelen dünyanın bir bölgesi seçilir. Ben ilk olarak Fransa veya İspanya'ya gitmek istiyordum. Eylül ayı olması dolayısıyla denize girme imkanı daha rahat olur diye bu seçimi yapmıştım. Daha sonra İspanya vizesi için on gün gerektiği fakat Fransa vizesinin üç günde çıktığını öğrenince ilk durak Fransa olarak revize oldu. Tabi vize işlemleri için gereken evrak faaliyetlerinin angarya boyutunu aşmak için bu işleri küçük bir miktar karşılığı çözen profesyoneller iş yoğunluğunda oldukça yardımcı oluyorlar. Pasaport ve vize işlemlerini hallettikten sonra sıra www.skyscanner.com sitesinden en uygun biletleri seçilebiliyor. Ben izin tarihlerimde en hesaplı bileti Nice'e buldum. Zaten denize girme planlarım olduğu için Fransa Güney sahilleri de gezimin ilk durağı olmuş oldu. Bu arada neden salı gününü seçtim ? Çünkü  pazartesi ile salı günü arasında 500 TL tutarında ufak bir fark vardı . THY'nin fiyatlama politikasına örnek olsun diye paylaşalım . Sonraki durak Fransa'ya gitmişken görmeden olmaz diyerek Paris sonra da Barcelona ve Roma'ya karar verdim. Roma'ya geçmeyi düşünmüyordum aslında Barcelona 'dan Madrid'e geçecektim lakin Madrid-İstanbul THY bilet fiyatı ile Roma-İstanbul arasında yine 500 TL fark olunca Roma üzerinden eve dönmek daha mantıklı geldi. Hemde THY sayesinde 1.000 TL kadar tasarruf yapmış oldum. Eğer yurtdışı turlarından birine katılsaydım böyle bir planlama keyfiyeti olmazdı . Uçak biletlerini rezerve ettikten sonra sıra konaklama ayarlamalarindaydi. Bu arada hesaplı uçak biletleri için Rynnair ve Easy Jet gayet iyi secimler. Tatil için konaklama planlamasında en süper bilgi kaynağı tartışılmaz olarak trip advisor sitesi. Doğrudan otelde konaklayanların yorumlarına yer verdiği için reklam kaygısı yok. Bende www.booking.com ve www.laterooms.com sitelerinden rezervasyonları yapmadan trip advisor sitesinden yorumları okudum ayrıca şehir merkezinde ve metro duraklarına yakın otelleri tercih ettim. Kaldığım oteller hakkındaki yorumları da burda paylaşacağım.

8/27/2012

Kaldığım Yerden

Son yazdığım yazı üzerinden yaklaşık 20 ay geçmiş. Aslında 2005 yılında yazmaya başladığım ama bu blog sitesine 2006 yılında yazılarımı taşımaya başlamam üzerinden 6 sene geçmiş.

Kaldığım yerden devam edeyim. Kendi kişisel tarihime not düşmek amacıyla. Geçtiğim 20 ayda Rüzgar ve Egemenli günler tam gazla devam etti doğal olarak. Onlar büyüdükçe baba olmaktan çok daha keyif aldım, mutluluk duydum. Büyüdüklerine şahit olmak, gelişimlerini ve değişimlerini görmek hayatın en önemli tecrübelerindendi. Kısaca hayatımıza renk katmaya devam ettiler.

İş hayatında her daim olabileceği gibi beklenmeyen değişiklikler vuku buldu. Denetim hayatından şubecilik hayatına yatay görünse de oldukça dik bir geçiş yaptım. İyi de oldu. Zaman buldukça oğullarımı ve bankacılık dünyasını daha detay yazmayı planlıyorum.

Çok uzun yıllardan sonra yaz ayları içinde tatil yapamadım. Eylül'ün başı itibariyle iki haftalık iznim başlıyor. Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak bu izinde Avrupa'nın bazı şehirlerini ziyaret edeceğim ve gözlemlerimi de burda paylaşmayı planlıyorum.

Gezi öncesi, tek başına seyahat edenlere de yol göstermesi açısından nasıl bir planlama yaptığımı anlatayım. İşin en kolayı bir tatil acentesine gidip Avrupa turu satın almak aslında ama ben bire bir herşeyi kendim planlayarak bu geziyi gerçekleştirmek istiyordum. Tarz olarak tamamen turistik bir şekilde sırt çantamı alarak ayaklarım beni nereye götürüyorsa oraya doğru yönlenme planı içerisinde başladım internetin uçsuz bucaksız bilgi denizinde sörf yapmaya.








9/28/2011

Karagöl, Enez, Edirne


Karagöl, originally uploaded by kayihan_badalioglu.